NİYAZİ RAMAZANOĞLU
Sağa Dayalı Resim

        Tarihçi, Milletvekili 1889 yılında Tarsus’ta doğdu. Tarsus’ta İslam alimlerimizden Hacı Hamza Efendinin oğludur.İsmi dedesinin adıdır.Dedesi Niyazi Efendi Mescidi-Medresesinin müderrisi Niyazi Efendidir. Eğitimini tamamladıktan sonra Adana Lisesi’ne müdür olarak atandı. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Adana ve çevresinin işgali haberleri üzerine harekete geçti. Adana’nın işgalinin önlenmesi için yetkili makamlara başvurdu. Hiçbir başvurusundan olumlu sonuç alamadı. Daha sonra Ramazanoğullarından Tevfik Bey(Adana Belediye Başkanlarından) ve bir grup vatansever Adanalılar ile bir araya gelerek işgali protesto kararı aldılar. Bu karar Tevfik Ramazaoğlunun evinde alınmıştı. Protesto kararını Adana Erkek Lisesinde müdürlük yapan Niyazi Bey kaleme aldı. Daha sonra kararı tüm gruba okudu ve uygun görüldü. Başta İstanbul olmak üzere karar her yere gönderildi. Nitekim bu işe yaramadı. Adana 18 Aralık 1920 günü işgal edildi. Adana ve çevresinin işgalin de ilk günlerden mücadeleye başlayan birkaç insandan biri de Niyazi Ramazanoğlu’dur. Ahmet Remzi Yüregir ile görüştükten sonra Adana adlı bir gazete çıkarma kararı verirler. Gazete ilk günlerden itibaren işgale karşı tavır koymaya başlar. İşgaldeki haksızlıkları yazdılar. Fransızlar tarafından kapatıldı. Ölüm tehditleri alan Ahmet Remzi Yüreğir, Adana dışına çıktı. Gazetenin kapatılmasına neden asıl olaylardan bir tanesi Niyazi Ramazanoğlu’nun yazısıdır. Mehmet Yüreğir takma adıyla “Devletimizin Kuruluş Günü Münasebetiyle” başlığı taşıyan yazısında şöyle diyordu; “ Komşularıyla daima namuskarane ilişkiler kuran kölü ve yüce bir milletiz.Muhtelif din ve ırka mensup bulunanların asırlarca birlikte yönetmekte olduğu büyük kabiliyet gösteren, vatanın her köşesini kendine özgü uygarlığı ile değerlendiren namusunu, istiklalini, milli haysiyetini her şeyden üstün tutan bu millet her zaman saygıya layıktır…Türk’ün de elbet soracak hesabı var, fakat ne günahı var?... Fransız destekli Ermenilerde saldırılarını artırmaktaydı. Tüm bunlar olmadan İstanbul'daki Çukurovalılar 20 Kasım 1918'de Kilikya Müdafa-i Hukuk Cemiyetini kurmuşlardı.Başkan olarak Senato Reisi Rifat Menemencioğlu, üyeliklere eski Dışişleri Bakanı Nabi Menemencioğlu, eski bayındırlık Bakanı Ali Münif Yeğenağa, Halep milletvekili Ali Cenani, büyükelçilerden Rüstem bey seçildi. Kilikya cemiyeti mücadelesinde Bremon'u hedef alarak başladı. Bremon da buna karşılık Adana'da Türk bayrağının asılmasını yasakladı. Bu yasağa rağmen Adana Erkek Lisesi, (Şimdiki Eski Vilayetteki Kız Lisesi) binasında Türk bayrağı dalgalanıyordu. Bremon Vali Nazım beye baskı yapınca vali lise müdürü Niyazi Ramazanoğlu'nu çağırdı, Niyazi bey valiye Lisenin resmi bir devlet dairesi olmadığını kutsal bir kültür yuvası olduğunu söyledi. Ancak sonuç olarak Milli Eğitim müdürü Fuat bey ile beraber işten el çektirildi. (Fransız işgali esnasında okulun müdürü [[Niyazi Ramazanoğlu]] Bey’in (Tarih Öğretmeni) düşman propagandasına karşı yaptığı çalışmalar Milli İradenin yaygınlaşmasında oldukça önemli oldu. Adana Erkek Lisesi 1934 yılında Cemal Paşa’nın yaptırdığı bugünkü binasına taşındı.)

Cumhuriyetten sonra Tarsus mebusu (iki defa seçildi). Lozan görüşmelerinde, Adana ve Antakya'yı hudutlarımız dışında bırakmak için didinenlerin iddialarını, daha önce Fransızca yazıp yayınladığı, La Province d’Adana, Apercu Historique et Stattstique, İstanbul 1920, eseriyle çürüttü ve hudutlarımızın tespiti için verilen kararlar üzerinde etkili oldu. Lozan Antlaşmasının tasdiki için çıkarılacak kanun görüşülürken, mevcut 227 mebustan 213’ü kabul ve 14 mebus red oyu vermiştir. İtirazlarına sebep de, Mersin mebusu, Türklerin Yüreğir boyu hânedânına mensup Niyazi Ramazanoğlu’nun, İskenderun ile Antakya’yı, Halep ile Rakka’nın dışarıda bırakılarak, yüz binlerce Türkmen’in Fransa boyunduruğunda bulundurulmasını tenkit etmesi idi.

Ankara Antlaşması üzerine, Türkiye-Suriye hududunun belirlenmesinde, Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri olarak görev yaptı. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün eşi Latife Hanımla Tarsus’a ikinci ziyaretinde( 20-27 Ocak 1925 tarihinde Tarsus ve Mersin’de bir hafta kaldığında) yanında 2.Ordu Müfettişi Fahrettin Altay Bey, Bayındırlık Bakanı Fevzi Pirinçzade, bazı milletvekilleri ve yaverler vardı. Bu milletvekillerinin arasında İçel Milletvekili ve Tarsuslu Niyazi Ramazanoğlu Bey vardı. Mustafa Kemal o günlerde Ankara Orman Çiftliğinden ayrı olarak Güney de bir örnek çiftlik kurmak istiyordu.

Tarsus’ta Berdan Irmağına yakın bir alanda Mustafa Kemal’e o yıllarda İçel Milletvekili olan Niyazi Ramazanoğlu tarafından Atatürk Orman Çiftliği yapabileceği bir alan gösterildi. Tarsus Çayı’nın taşkın alanı içerisinde olan bu hazine arazisini Atatürk begenmedi. Taşkın alanı dışında kalan diğer hazine arazisinin ise Niyazi Bey tarafından satın alındığını öğrendiği zaman da, sinirlenerek, eski Tarım Bakanı Ziya(Apaydın) Bey’in tavsiyesi ile Silifke’nin Tekir Köyündeki boş hazine arazisine çiftliği kurulmasına karar verdi. Tarsus Atatürk Orman Çiftliğinin kurulması fırsatı Niyazi Bey’in hareketi ile kaçırılmıştır. Niyazi Bey Misak-i Milli İlkokulunun yanındaki evde oturmaktaydı. Çiftcilik işi ile meşguldü. Niyazi Ramazanoğlu 76 yaşında iken 1965 yılında vefat etti.